Christchurch’deki ikinci gün için planımız önce Pukaki Gölü’nden yaklaşık 45 dakika kadar uzaklıktaki Aoraki/Mount Cook National Park‘a gidip, ardından tekrar geldiğimiz yol üzerinden Pukaki’yi geçip Tekapo Gölü’ne geri dönerek gece görmüş olduğumuz yerleri bir de gündüz gözü ile görüp fotoğrafladıktan sonra Christchurch şehir merkezine geri dönmekti.Öncelikle bir gün önceki Christchurch şehir merkezindeki gezim ile ilgili yazıyı okumadıysanız buraya bakabilirsiniz. Önceki gece uyumadan evvel saate son baktığımda 1 buçuğa geliyordu sabah erken kalkabilmek için telefona alarm ayarlamıştım fakat daha alarm çalmadan sabah gözlerimi açtığımda saat 06:04 tü.

İkinci Günün Şafağında Pukaki’de

Pukaki golunun kenarinda konakladigimiz yer
Kamp yerini bulamayinca gorunmemek icin yoldan cikip park edip uyudugumuz yer

Araçtan inip gece karanlığında aracı park ettiğim yeri gündüz gözü ile bir keşfettim de resimde görüldüğü gibi etrafta hiçbirşey yoktu 🙂  Normalde yasak olan bir şeydi bu yaptığım, Yeni Zelanda’da iken istediğiniz her yere aracı park edip konaklama özgürlüğünüz yok daha önce de dediğim gibi holiday park ya da kamp alanlarında konaklamanız gerekiyor. Kahvaltı yapmak için araba ile tekrar yola çıkıp Pukaki Gölü’nün kenarına doğru devam edip yakınında uygun bir yerde durduk. Manzara harikaydı muhtemelen Acun olsa bir ‘yok artık’ çekerdi. Pukaki Gölü’nün rengi de Tekapo Gölü’nünkü gibi turkuaz renkte fakat Pukaki’nin rengi daha bir canlı daha bir dolgun görünüyordu. Gerçekten içine süt katılmış mavi renk gibi. Gölün arkasında uzanan Güney Alpleri ile beraber manzara muazzamdı. İkinci günün şafağında Pukaki Gölü ve Yeni Zelanda Alpleri’ni seyrederek kahvaltımızı yaptık.

Pukaki Golu ve Yeni Zelanda Alpleri
Pukaki Golu ve Yeni Zelanda Alpleri ile sabah kahvaltisi

Kahvaltı’dan sonra, Pukaki Gölü’nün yanından süzülen yolda ilerleyerek Pukaki’nin manzarası eşliğinde Aoraki/Mount Cook National Park‘a (Cook Dağı Milli Parkı) doğru gittik ve yaklaştıkça karşımızda karla kaplı dağlar yükselmeye başlıyordu, bir de yol boyunca yol üzerinde bir sürü tavşan ölüsü vardı her biri karşıya geçmeye çalışırken araba altında can vermiş iri yarı tavşanlardı.

Pukaki Golu
Pukaki Golunun yanindan seyreden yol
Aoraki Mount Cook National Park a yaklasirken
Aoraki Mount Cook National Park a yaklasirken

Aoraki/Mount Cook National Park

Aoraki/Mount Cook National Park, Yeni Zelanda’nın en güzel doğa alanlarından biri, içerisinde bir çok bisiklet yolları,yürüyüş ve tırmanış rotaları bulunmakta. İsterseniz çadırınız ya da karavanınızla kamp yapabileceğiniz alan da bulunmakta. Aynı zamanda Yeni Zelanda hatta Avustralasya’nın en yüksek dağı olan Cook Dağı’nı da içinde bulundurmakta. Cook Dağı’nın yüksekliği tam 3724 metre ve adını Yeni Zelanda ve Avustralya’ya ayak bastıktan sonra İngiltere adına sahiplenen Kaptan James Cook‘dan alıyor. Başındaki ‘Aoraki‘ ise Maoriler’in dağa verdikleri isim, anlamı ‘gökdelen’ ve resmi olarak iki isim de beraber kullanılıyor. Cook Dağı’nın tepesi her zaman karla kaplı, isteyenler helikopter ile dağın tepesine ulaşım sağlayabiliyorlar. Ayrıca Everest Dağı’na ilk tırmanan iki dağcıdan biri olan Yeni Zelanda’lı Edmund Hillary, Everest’e tırmanmadan önce Cook Dağı’na tırmanmış ve Everest öncesi antrenmanlarını bu dağda yapmış. Bir de Yeni Zelanda’nın en büyük buzullarından Tasman Buzulu da burada hemen Cook Dağı’nın dibinde uzanıyor. Bu buzulun adı da Yeni Zelanda’yı Kaptan Cook’tan önce keşfedip ilk ayak basan Hollandalı Kaşif Abel Tasman‘dan geliyor. Park’ın olduğu bölgenin içinde konaklamak için bazı oteller de var, kamp yapmak ya da karavanları ile konaklamak isteyenler için de White Horse Hill Campsite alanı var.

White Horse Hill Kampalani
White Horse Hill Kampalani girisi

Kamp alanının konumu, manzarası muhteşem; tam doğanın orta yerinde etrafında tepesi karlarla kaplı heybetli dağların olduğu bir yer. İçerisinde tuvalet ve kamp alanı ile ilgili bilgilendirme bölümü bulunmakta. Günü birlik ziyaretçiler için park ücreti ya da kayıt işlemi gerekmiyor fakat bir gece yada fazla konaklayacakların kamp alanı içindeki information bölümünde kayıt işlemi ve ücretini ödemeleri gerekiyor. Biz konaklamadığımız için ücretin ne kadar olduğunu bilmiyorum. Buradan itibaren her biri farklı uzunlukta ve zorlukta olan yürüyüş rotaları başlamakta, aracınızı White Horse Hill Campsite içine park ettikten sonra bu yürüyüş rotalarından birini seçip doğanın içine kendinizi özgürce bırakın. Park içindeki bütün yürüyüş yolları hakkında zorluk seviyeleri, uzunlukları gibi konularda bilgi almak için buraya bakabilirsiniz, bazılarında bisiklet kullanılabiliyor bazılarında ise yasak, ben gitmeden önce yaptığım araştırmada gidiş-dönüşü 3 saati bulan ‘Hooker Valley Track‘ i gözüme kestirmiştim.

Hooker Valley Track

Hooker Valley Track
Hooker Valley Track in baslagic noktasi

Pukaki’den yaklaşık 45 dakikalık yolculuktan sonra saat 8 buçukta White Horse Hill kamp alanına vardık, aracı park edip kamp alanının görevlisi ile sohbet ederken birden sanki gök gürlemesi gibi bir ses geldi. Ben ne olduğunu anlamayıp görevliye sorunca tam karşımızda karla kaplı olan dağa bakıp çığ düştüğünü söyledi. Lakin muhtemelen dağın diğer tarafında çığ düşmüştü çünkü bizim baktığımız tarafta bir hareket yoktu. Biraz sonra aynı ses tekrar etmişti, çığ düştüğünü göremedik ama ilk defa gürültüsünü işitmiştim. Hava sabah saatlari olduğu için oldukça soğuktu, üstümüzü biraz kalın giyindik hatta ısı bantlarından da birer tane vücudumuza yapıştırdık, sırt çantam ile beraber yanımıza su, önceden hazırladığımız sandwichleri alıp Hooker Valley Track yolunun girişinden yürümeye başladık. Hooker Valley Yolu’nun sonunda Hooker Gölü var ve yol gidiş geliş ortalama 3 saat kadar sürüyor, zorluk seviyesi de düşük herkesin yürüyebileceği türden. Hele benim gibi Karadeniz uşağıysanız hiç zorluk çekmezsiniz, Giresun’a dedemlerin yanına gittiğimde dağda bayırda kara lastik ile bolca fındık toplama tecrübem olduğu için hiçbir zorluğu yoktu benim için. Hatta ileride daha zor seviyeli yürüyüş yollarında kendimi sınamayı düşünüyorum 🙂

Alp anıt piramidi - Hooker Valley Track
Sol tarafta Alpine Memorial Piramidi

5 dakika kadar yürüdükten sonra yolun solunda piramit şeklinde bir anıt vardı. Alpine Memorial Piramidi, Cook Dağı’na tırmanırken hayatlarını kaybeden dağcıların anısına yapılmış bir anıtmış. Anıtın olduğu yere kadar tırmanmadık fakat buraya bir sonraki gelişimizde bu anıt piramidin yanına kadar tırmanmıştık, detay resimlerini o gezim ile ilgili yazımda paylaşacağım. Biraz daha yürüdükten sonra geniş bir açı ile etrafınızdaki manzaraya bakabileceğiniz gözetleme yeri ‘Mueller Lake Lookout’ var.

Hooker Valley Track
Mueller Lake Lookout tan bakinca karsinizdaki manzara

Mueller Lake Lookout’tan itibaren yürümeye devam ettikten sonra ilk asma köprüden geçiyoruz, aynı anda en fazla 20 kişinin yürüyebileceği bir köprü ve üzerinden yürürken bayağı sallanmaktaydı. Köprünün hemen altından da Hooker Gölü’nden gelen Hooker Nehri akmakta. Hooker Valley TrackYolun sonuna, Hooker Gölü’ne ulaşana kadar toplam üç tane asma köprüden geçiyoruz. İlk asma köprü diğerlerine göre daha kısa yani diğer iki asma köprü yürürken daha fazla sallanmakta ve adrenalin pompalamaktaydı 🙂 İkinci asma köprüyü geçtikten sonra karşınıza bakınca Cook Dağı tüm ihtişamı ile sizi karşılıyor.

Cook dagi
Cook Dagi tam karsida bizi karsiliyor
Cook dagi
Cook Dagi tam karsida bizi karsiliyor
Cook dagi- Aoraki Mount Cook National Park
Cook Dagi ve Nana beni karsiliyor

Bu arada yol boyunca yürürken karşınızdan ya da yanınızdan geçen diğer insanlarla da selamlaşıyorsunuz. Yalnız gelenler, ya da grup halinde rehber ile gelenler de vardı. Dikkatimi çeken bir diğer nokta da çocukları, bebekleri ile gelen aileler. Adam küçücük bebeğini sırtındaki bebek çantasına oturtturmuş dağların arasında yürüyüyor bebeğin de çıtı çıkmıyor etrafına bakınıyor ve çok vardı bu şekilde gelenler. 1 saatten fazla yürüyüp üçüncü asma köprünün yakınına geldiğimizde yolun kenarındaki kayalardan birinin üstüne tırmanıp mola verdik ve getirdiğimiz sandwichleri bir güzel gömdük. Yürüyüş boyunca birçok resim ve video kaydı yaptım buraya koymadığım resimleri Flickr hesabımdan görüntüleyebilirsiniz. Videoları da yazının sonundaki bağlantıdan izleyebilirsiniz. Bu arada Hooker Gölü, Hooker Nehri ve Hooker Valley Track’e adını veren şahıs ise 1785 doğumlu İngiliz bir botanist olan William Jackson Hooker imiş.

Hooker Valley Track - Aoraki Mount Cook National Park
White Horse Hill Kampalanina geri donus

Pukaki Gölü ve Aoraki/Mount Cook National Park içindeki Hooker Valley Track yürüyüşümüz sırasında çektiğim videoyu aşağıdan izleyebilirsiniz.

Aynı yoldan araca geri döndükten sonra tekrar Pukaki Gölü’ne doğru yola çıktık.

Pukaki Golu
Pukaki Golu

Bu arada Pukaki Gölü’nün yanındaki yol üzerinde bir tepe noktada Peter’s Lookout yeri var burada aracınızı park edip gölün ve manzaranın eşsiz güzelliğini fotoğraflayabiliyorsunuz. Pukaki’den sonra tekrar Tekapo Gölü’ne gidip Good Shepherd Kilisesi‘nin içine girdik, malesef içeride fotoğraf çekmek yasak ve içeride bir görevli beklemekte. Daha sonra kilisenin önünden aşağıya inerek Tekapo Gölü’nde ayaklarımızı serinlettik. Bir süre burada oturup dinlendikten sonra tekrar Christchurch’e doğru yola koyulduk.

Good Shepherd Kilisesi Tekapo Golu ve Alpler
Good Shepherd Kilisesi Tekapo Golu ve Alpler
Tekapo Golu
Tekapo Golu

Tekapo Gölü ve Good Shepherd Kilisesi’nin etrafını gezerken çektiğim videoyu aşağıdan izlebiliysiniz.

Christchurch Şehir Merkezine Dönüş

Tekrar 3 saat civarı bir sürüşün ardından Christchurch şehir merkezine vardık biraz daha vaktimiz olduğu için bir iki noktayı daha gezme şansımız vardı. İlk olarak, tarihi Christchurch Katerali’ni gördük fakat katedral 2011 depreminde çok büyük hasar aldığı için ziyaret edilemeyecek halde ve tadilattaydı.

Tadilattaki Christchurch Katedrali'nin dis goruntusu
Tadilattaki Christchurch Katedrali’nin dis goruntusu

Kulesi ve yapının büyük bir bölümü depremde yıkılmış. Uzaktan fotoğrafını çekmekle yetinip ardından bu katedralin aldığı hasar sonrası geçici olarak inşa edilen ‘Cardboard Cathedral‘ i ziyaret ettik. Eski katedral ile arası 10 yürüyerek 10 dakikayı bulmuyor. Yapımında malzeme olarak karton borular kullanıldığı için sanırım karton katedral olarak adlandırılıyor esasında asıl adı ‘Christchurch Transitional Cathedral’ mimarı Shigeru Ban adında bir Japonmuş. Girişe yaklaşınca içeride ayin olduğunu fark ettik ilk başta girmekte tereddüt edince içeriden görevli gelip bizi içeri davet edince girdik biz de. İçine girdiğinizde alışık olduğunuz görkemli ve bol detaylı katedrallerin aksine oldukça sade tasarımlı bir yapı olduğunu görüyorsunuz. Belki geçiçi olduğu için belki de Japon bir mimarın elinden çıktığı için Japon sadeliğini yansıtıyor.

Karton Katedral in icerisi
Karton Katedral in icerisi

Katedral’den çıktıktan sonra Christchurch’ün şirin bir sokağı olan New Regent Sokağı’na doğru yürüdük. Farklı renklerde binaların olduğu sokak üzerinde cafeler, publar ve hediyelik eşya dükkanları bulunmakta aynı zamanda eski Christchurch tramvayı da bu sokağın içinden geçmekte.

New Regent Sokagi - Christchurch
New Regent Sokagi – Christchurch

New Regent Sokağı’ndan ayrıldıktan sonra Avon Nehri’ne doğru yaklaşıp nehir kenarından yürümeye başladık. Biraz ileride, 1. ve 2. Dünya Savaşlarında hayatını kaybeden Yeni Zelandalı askerlerin anısına yapılmış bir köprü ‘Bridge of Remembrance’ ın önüne çıktık.

Avon Nehri kenarinda soluklanirken - Christchurch
Avon Nehri kenarinda soluklanirken – Christchurch

Bu arada gördüğümüz bir çok yapı deprem hasarları nedeniyle tadilat altındaydı, hatta bir çok yolda bazı şeritler çalışmalar nedeniyle kapatılmıştı. Havalimanına doğru yola çıkmadan önce kiraladığım aracı yerine bırakıp daha sonra otobüs ile havalimanına döndük ve Christchurch gezimizi dopdolu bir şekilde bitirerek tekrar Auckland’a döndük.

Benim için en güzel yer Aoraki/Mount Cook National Park ve Tekapo Gölü’nün olduğu yerlerdi. İnsallah ileride imkan olursa tekrar Aoraki/Mount Cook National Park’a gidip başka bir yürüyüş yolunu rotama almayı istiyorum.

Çektiğim diğer resimlere aşağıdaki Flickr bağlantımdan bakabilirsiniz. Tekrar görüşmek üzere.

Mount Cook

CEVAP VER

Lütfen yorumu yazın!
İsminizi yazın