Yeni Zelanda’nın En Güzel Şehri Queenstown

Queenstown, Yeni Zelanda’nın güney adasındaki Otago Eyaleti içerisinde 28.000 civarı nüfusa sahip bir şehir. Yeni Zelanda’nın en uzun gölü olan Wakatipu Gölü‘nün kenarında kurulmuş olan şehri gezince tam kafa dinlemelik yer, dertten kederden uzak hayat sürenlerin yaşadığı bir yer izlenimi bırakıyor insanda.

Wakatipu Gölü ile beraber The Remarkables, Cecil Peak ve Walter Peak Dağları da şehrin manzarasını muhteşem kılıyor. Bana göre gezdiğim şehirler içerisinde Yeni Zelanda’nın en  güzel ve en yaşanılası şehridir Queenstown, tabii kış soğunu saymazsak. Ayrıca şehrin ekonomisi turizme dayandığından mütevellit Yeni Zelanda’nın en pahalı şehirlerinden birisi olarak da biliniyor. Kış, doğa ve adrenalin sporları üzerine bir çok seçenek var özellikle bungy jumping, sky diving ve jet botu meşhur. 134 metre ile Yeni Zelanda’daki en yüksek bungy jumping de Queenstown da bulunmakta, aşağıdaki videoyu bir izleyin derim. Diğer spor seçeneklerini burada bulabilirsiniz. Ayrıca Yeni Zelanda’nın en çok ziyaret edilen doğa alanlarının başında gelen Milford Sound‘a ulaşmak için de bir çok insan Queenstown’a gelmekte.

Queenstown Şehri Hakkında

Bölgede Maoriler’in varlıkları 700 sene öncesine kadar dayanmaktaymış ve Maoriler şehri Tāhuna olarak adlandırmışlar. Bölgeye ilk gelen Avrupalı ise 1853 yılında Nathanael Chalmers olmuş. Reko isimli bir Maori şefi kendisine rehberlik ederek bölgeyi gezdirmiş. 1860 larda altının bulunması ile birlikte bölgeye göçler artmış ve 5000 civarında Çinli maden işçisi buraya yerleşmiş fakat 1900lerin başında altının tükenmesi ile birlikte Queenstown’ı terketmişler ve nüfus 200 e kadar düşmüş. Şehir hayvancılık ile geçinmeye devam ederken 1900lerin ortasında kurulmaya başlanan tatil merkezleri ile birlikte yavaş yavaş bir turizm şehri haline dönüşmüş. 1980 lerin başında daha 3500`ün altında olan nüfus özellikle yurtdışından gelmeye başlayan ziyaretçilerin artması ile birlikte gelişerek yükselmiş.

Queenstown’a Auckland’dan 2 saate yakın bir uçak yolculuğu sonrası ulaşılabiliyor, havayolu ulaşımı için Air New Zealand ya da ekonomik uçak bileti alabileceğiniz Jet Star Havayolları’nı kullanabiliyorsunuz. Eğer Yeni Zelanda’ya geleceksiniz ve ülke içinde gezmek için ucuz uçak bileti bulmak isterseniz Jet Star’ın bültenlerine abone olun kısa süreli kampanyalarla 29 dolar 49 dolar gibi fiyatlara erkenden uçak biletleri alabilirsiniz. Eğer araba kiraladıysanız Queenstown Havalimanı’ndan şehir merkezine 15 dakikada ulaşabiliyorsunuz arabanız yoksa 15 dakikada bir kalkan otobüsleri de kullanabilirsiniz. Şehir merkezindeki turist bilgi merkezi binasına ulaştığınız zaman buradan harita ve görmeniz gereken yerler ile ilgili kitapçıkları edinebilirsiniz.

Bizim planımızda Queenstown merkezi ile, Glenorchy ve Paradise‘a geçip ardından Tekapo Gölü ve Mount Cook National Park’a geçmek vardı. Daha evvel Christchurch gezimiz sırasında Tekapo ve Mount Cook’u gezmiştik fakat bu sefer yanımızda Japonya’dan yanımıza tatile gelen kayınvalidem de vardı ve O’na da aynı yerleri gezdirecektik. Tekapo ve Mount Cook National Park gezim ile ilgili yazımı okumak isteyenler buradan lütfen. Şehir merkezinde ilk durağımız Queenstown’ın meşhur çikolatacısı Patagonia Chocolates olmuştu. Birer kahve içip çikolatalarının tadına baktıktan sonra Wakatipu Gölü’nün kenarında enfes manzara eşliğinde dolaşmıştık. İnsanlar çimenlerin üzerine uzanmış göl kenarında havanın tadını çıkarıyorlardı hani dedim ya dertsiz tasasız diye gerçekten öyle bir atmosferi vardı şehrin.

Yalnız şehir merkezinde otopark konusu sıkıntı oluyor nitekim arabayı park etmek için boş yer bulabilmek zor olmuştu ve saati üç dolardı. Neyse efendim bir de yürüyüş caddesi vardı, üzerinde her zamanki gibi ufak mağazaların olduğu bir cadde hatta bir de Türk kebapçı vardı. Her gittiğim yerde olduğu gibi burada da çıkmıştı karşıma bir adet kebapçı 🙂

Queenstown ile ilgili tavsiye edeceğim bir diğer aktivite Skyline dedikleri teleferik hattına binip yukarıya çıkmanız. Oraya ulaştığınız anda şehrin sahip olduğu manzarayı, güzelliği bütünüyle görebiliyorsunuz. Bir tane de restoran var tepede tam o manzaraya karşı karnınızı doyurmanız için. Ayrıyeten gondola dedikleri motorsuz küçük araçlarla tepeden aşağıya doğru kayılabilen bir aktivite daha var.

Teleferik ile yukarıya çıkıp şehri tepeden süzdükten sonra araca dönüp Glenorchy ve Paradise’a doğru gitmek üzere yola koyulduk. Ne var orada derseniz açıkçası Glenorchy’e gidip özellikle yapılabilecek birşey yok. Vaktiniz varsa, Wakatipu Gölü’nün yanından süzülerek akan yolun sunduğu manzaraya şahit olmak için Glenorchy’e kadar keyifli bir sürüş yapmaya kesinlikle değer. Paradise ise Glenorchy’den biraz daha ileride oraya kadar gitme sebebim ise Yüzüklerin Efendisi filminin çekimlerinin de bu alanlarda yapılmış olmasıydı. Paradise’daki dağlar Saruman’ın Isengardı’nın arkaplanında görünen dağları oluşturuyor.

Şehir merkezinden yola çıkalı daha 15 dakika kadar muhtemelen olmamıştı yol Wakatipu Gölü’nün dibine doğru yaklaşmıştı, hemen arabayı kenara çekip durdum.

Çorapları çıkarıp pantolonu da sıvayarak göle doğru yürüyüp ayaklarımı soğuk göl suyu ile bir güzel rahatlatmıştım daha sonra oturup yanımızda getirdiğimiz çayı o güzel manzara da içmiştik. İnsanın ayrılıp yola devam edesi gelmiyordu.

Yol çok uzun olmamasına rağmen Paradise’a varana kadar birkaç noktada daha bu şekilde durup molalar vermiştik. Eğer zaman yönünden rahatsanız manzaralar görmeye değer, Paradise’a kadar gidip gelmek 2 saati buluyor. Yol düzgün ve sakin yine bizim gibi bazı turistler vardı güzel noktalarda durup resimler çeken. Hatta Paradise’a yaklaşırken Rees Nehri’nin kenarında durduğumda Koreli bir çift görmüştük ta orada nehir kenarında düğün resimleri çektiriyorlardı.

Paradise’dan döndükten sonra Queenstown şehir merkezine dönüp Tekapo Gölü’ne doğru 3 saatlik bir yolculuğa daha başladık. O gece Queenstown’da kalmadan Tekapo’ya geçmiştik. İleride Milford Sound için tekrar Queenstown’ı ziyaret etme planımız var bakalım.