Merhaba, Yeni Zelanda’da Yüzüklerin Efendisi filmlerinin çekim yerlerine yaptığım gezilerimden oluşan serüvenimi paylaşacağım bu yazıda. Filmlerin çekim aşamaları ile ilgili bilgilerle beraber, çektiğim resimlerle filmdeki mekanların şuanki hallerini sizlere gösterip sizin de bu macerama ortak olmanızı sağlamaya çalışacağım 🙂 Yeni Zelanda‘ya gitmeden yıllar öncesinde lise zamanlarımdan beri bu ülkeye özel bir ilgim vardı. Uzak ve o zamanlar ulaşılamaz olmasının verdiği çekiciliğin dışında Yüzüklerin Efendisi serisinin çekimlerinin de burada yapıldığını bilmek bu ülkeyi görmek istememdeki diğer önemli etkendi. Ara sıra bu konu ile ilgili yazılarım da olmuştu bu blogda. Hobbiton, Wellington ve Tongariro National Park yazılarım bunlardan bazıları. Oldukça uzun olacağını şimdiden belirtip yazıya girişmeden evvel, okurken arkaplanda uygun bir müzik istersiniz diyerekten şöyle bir link de bırakıyorum buraya.
Yeni Zelanda’ya gitmeden evvel Hobbiton ile çekim yapılmış diğer bazı noktaların ziyaret edilebilir olduğundan zaten haberdardım ancak çekimlerin yapıldığı bu yerlere nasıl ulaşılabileceği ile ilgili net bilgim yoktu. Yeni Zelanda’ya ayak bastıktan sonra Hobbiton’u güzelce gezip gördüklerimi ve bildiklerimi websitemde yazıya aktardım. Ardından diğer çekim yerlerini araştırmaya başlayıp özellikle internetten ve kitaptan bilgiler edinmeye başladım. Kitapların verdiği bilgilerden ziyade internetten edindiğim bilgiler ve Google Maps’in yardımı ile bir çok sahnenin çekim noktasını bulup gezebildim. Öncelikle bildiklerim kadarıyla filmin çekim süreci ile ilgili de kısaca bahsedeyim.
Yüzüklerin Efendisi’nin Çekim Süreci
Yüzüklerin Efendisi film serisinin çekimleri 3 yıl süren hazırlık ve planlama sürecinin ardından 11 Ekim 1999 tarihinde 2500’den fazla kişiyi içinde barından bir film ekibi ile başlamış. Bu 3 yıllık hazırlık sürecinde çekim yerlerini bulmakla görevli bir ekip Yeni Zelanda’yı havadan karadan gezip ilgili sahnelere göre çekim yapılabilecek yerlerin genel bir listesini çıkarmış. Tolkien‘in olayların geçtiği yerleri detaylı bir şekilde tasvir etmiş olması, ekibe araştırma yaparken bir bakıma da kolaylık sağlamış. Daha sonra Peter Jackson‘ın da dahil olduğu ekiple liste daraltılarak kalan lokasyonlara gidilip seçimler yapılmış. Buralarda gerektiğinde Alan Lee ve John Howe’ın skeçlerinden yararlanılarak setler inşa edilmiş Ayrıkvadi, Edoras ve Hobbiton (Shire) sahnelerinde gördüğümüz mekanlar gibi.
Yine bu süreç içinde Hobbiton olarak kullanılan Matamata’daki çiflik arazisinde hobbit evlerinin ve bahçelerinin inşasına başlanıp film çekimlerinin başlamasına 1 sene kala Hobbit köyü hazır hale getirilmiş. Böylece 1 sene boyunca bitki ve otların uzaması, eskimişlik hissinin verilmesi sağlanarak film setinden ziyade gerçek bir yaşam yeriymiş hissiyatı sağlanmış. Weta Workshop tarafından karakterlerin kostümleri, kılıç, kalkan gibi filmde kullanılacak bütün aletler hazırlanmış.
2000 yılının Aralık ayına kadar Yeni Zelanda’nın kuzey ve güney adalarında bulunan 100’den fazla lokasyonda çekimler yapılmış. Wellington’da yapılan stüdyo çekimleri ve tekrar çekimleri 2004’e kadar sürmüş. Birbirinin devamı olan bazı sahneler biz izlerken fark etmesek de aslında aralarında yüzlerce km olan ayrı lokasyonlarda çekilmiş. Bu da bize film ekibinin ülkenin coğrafi özelliklerini ne kadar iyi kullandığını gösteriyor, cgi da var tabii işin içinde.
Günümüzde çekim yerlerini gezmek isteyenler için özel şirketler tarafından turlar düzenleniyor ancak ben 2016-2018 yılları arasında gezmiş olduğum 14 farklı çekim noktasının hiçbirine tur şirketi aracılığıyla gitmedim, aracıma koyduğum benzin dışında masraf yapmadım. Hobbiton özel arazi olduğu için sadece oraya giriş ücreti ödemiştim. Çekim yerlerini paylaşırken filmin ilerleyişine göre kronolojik olarak yazmayı planlıyorum. Paylaşacağım bazı sahneler filmin extended edition denilen uzatılmış versiyonlarında olup standart versiyonlarında olmayan sahnelerdir. Eğer izlemediyseniz kesinlikle 3 bölümün de uzatılmış versiyonlarını izleyin derim. Bu arada Yeni Zelanda yaşamım 2018 Mart’ında son buldu, yani aslında bu zamana kadar ertelememden dolayı geç kalmış bir yazı bu.
Son İttifak Savaşı Sahneleri Çekim Yeri
Yüzük Kardeşliği’nin açılışında berrak sesi ile Galadriel, Tek Yüzük‘ün hikayesi ile elf ve insan ırklarının Sauron‘a karşı son kez omuz omuza savaştığı Son İttifak Savaşı‘ndan bahseder. Bu esnada savaşın yapıldığı yer olarak gördüğümüz alan kuzey adasının ortasında bulunan Tongariro National Park içerisindeki üç büyük volkanik dağdan biri olan Ruapehu Dağı üzerinde yer alan Whakapapa Kayak Merkezi‘nin olduğu alandır. Tongariro National Park ile ilgili burada daha evvel yazmıştım dilerseniz okuyabilirsiniz. Bu arada Whakapapa kayak merkezi Yeni Zelanda’nın en büyük kayak merkezi, bir çok insan kaymak için gitse de benim amacım farklıydı 🙂
Kayak alanının hemen yanında görünen binanın içinde restoran ve cafe var, 5 dakika yürüme mesafesinde de ücretsiz araç park alanı var. Ruapehu Dağı’nın yüzeyi volkanik olmasından ötürü oldukça farklı bir atmosfere sahip, araç ile kayak alanına ulaşana kadar baya bir yol tırmanıyorsunuz ve gördüğünüz manzaralar size farklı bir dünya havası yaşatıyor. Çorak toprak üzerinde volkanik kalıntılar, sivri, yüksek taş ve kayalıklar arasında dolanırken Mordor için ne kadar uygun bir bölge olduğunun farkına varıyorsunuz. Bazen sis çöküyor ve kendinizi tam da Sam ile Frodo‘nun ikinci filmin başında Emyn Muil‘de yollarını kaybettikleri sahnede buluyorsunuz.
Gil-galad Sahnesi Çekim Yeri
Yüzük Kardeşliği‘nin başında gördüğümüz Son İttifak Savaşı sırasında çok kısa da olsa yüce elf kralı Gil-galad‘ı mızrağı Aeglos ile bir orku öldürürken görürüz. Bu sahnede Gil-galad’ın arkasında görünen kayalar kayak merkezinin hemen yakınında.
Bu kısımdaki diğer sahneler çoğunlukla yakın çekim olduğu için yerlerini net şekilde tespit etmek oldukça güç. Lakin ittifak ordusu ile orkların çarpışmaları bu alandaki noktalarda çekilmiş. Tabii savaş ortamını daha iyi yansıtabilmek için bilgisayar ile değişiklikler ve yapay karakterler de bildiğiniz üzere eklenmiş. Elendil‘in düşüp oğlu İsildur‘un babasının kılıcı ile Sauron‘un parmağını kestiği sahne yine bu bölgede çekilmiş fakat o sahneler de yakın plan çekim olduğu için tam noktasını tespit etmek mümkün olmadı. Şimdilik Ruapehu Dağı’ndan ayrılıp sonraki lokasyona geçiyorum ancak ilerleyen sahnelerde tekrar bu lokasyona başka resimlerle dönüş yapacağız.
Son İttifak Savaşı’nın ardından Ferah Çayırlar‘da (Gladden Fields) Isildur’un orklar tarafından pusuya düşürülüp yüzüğün ihaneti ile öldürülüşünü görürüz. Bu sahnenin çekimi güney adasındaki Queenstown’a 20 dakika mesafedeki Arrowtown adlı şirin bir kasabada yapılmış.
Hobbiton Sahneleri Çekim Yeri
Filmin giriş bölümü bittikten sonra, Shire içindeki Hobbiton’da geçen sahneler başlıyor. Hikayenin kahramanlarından Hobbitler’in yaşadığı Hobbiton’un gerçekçi bir şekilde sinemaya yansıtılabilmesi için Tolkien‘in betimlemelerine uygun şekilde Yeni Zelanda’nın Matamata şehrinde gerçekçi bir köy inşa edilmişti. Buranın yapımı ve diğer noktalar ile ilgili detaylı bilgiyi gezi yazımda zaten paylaştığım için aynı şeyleri bu yazının da konusu haline getirmeden filmdeki sahneler ile benim çektiklerimi eşleştirip paylaşacağım.
Bilbo evinde kitabına eklemeler yapıp Hobbitler’den bahsederken onun sesi eşliğinde Hobbitler’in günlük yaşantıları ve Bilbo’nun doğum günü için yapılan hazırlıklar bize gösterilir.
Derken hobbitlerin dostu Gandalf‘ın köye girişini izleriz, önce Frodo ile karşılaşır ve beraber yol alırlar.
Filmde Gandalf taş köprüden geçince köye giriş yapıyormuş gibi hissederiz, köprüden geçtikten sonra hobbit evlerinin en güzeli olan Bilbo’nun evi Çıkın Çıkmazı‘na varır. Ancak aslında taş köprüye varınca Bilbo’nun evini zaten geçmiş oluyor, yani taş köprüden Gandalf’ın gittiği yönde geçersek Bilbo’nun evi arkamızda kalmış oluyor; Matamata’daki Hobbiton’a göre konuşursam tabi 🙂
Köprünün hemen ilerisinde hobbitlerin içip eğlendiği Yeşil Ejderha Hanı (Green Dragon Inn) ve önünde hazırlık yapan hobbitler görünüyor. Hobbit kitabında Bilbo da macerasına başlamadan önce Thorin ve ekibi ile yine bu handa görüşmüştü. Bugün Hobbiton’u ziyaret ettiğinizde siz de orada bir hobbit gibi karnınızı doyurup alkollü alkolsüz birşeyler içebiliyorsunuz.
Gandalf, ziyaretçilerden bunalmış Bilbo’nun kapısını çalar ve uzun aradan sonra birbirlerine sarılıp sohbet ederler. Doğum günü partisi öncesinde Bilbo’nun evinin önünden parti alanına bakarak pipo içerler.
Bu arada Bilbo’nun evine giriş yasak olsa da diğer bazı hobbit evlerinin kapısını açıp içlerine girebiliyorsunuz. Bu evlerin içlerinde, dışardan bakınca sanki içeride gerçekten yaşayan birileri varmış izlenimi verecek şekilde eşyalar yerleştirilip süslenmiş, hatta bacalarından duman tütmekte. Bilbo’nun evinin içinde geçen sahneler burada değil, 500 km güneydeki Wellington’da bulunan Stone Street Stüdyoları’nda çekilmiş. Youtube’a daha önce yüklediğim Hobbiton gezim ile ilgili videoda içine girip gösterdiğim bir ev vardı, dilerseniz aşağıdan izleyebilirsiniz.
Gandalf’ın yüzük hakkında bilgi toplamak için ayrılışından sonraki sahnelerde, hobbitleri Yeşil Ejderha Hanı’nda masa üstünde dans edip eğlenirken görürüz.
Hobbiton aslında ilk başta geçici olarak uzun ömürlü olmayan malzemelerden inşa edilmiş, Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin çekimlerinin ardından yıkılmış. 2009 yılında Hobbit serisinin çekimleri için tekrar arazi sahibi ile görüşülmüş ve bu sefer uzun ömürlü ve dayanıklı malzemelerle tekrar inşa edilmiş. Bu sayede bugün gidip gezebiliyoruz. Yeşil Ejderha Hanı’nın iç tasarımı da tekrar inşa edilirken filmdeki hali ile uyumlu olarak yapılmış, ahşap sütunlardaki oyma desenlerden bar kısmındaki fıçı ve bardakların duruşuna kadar.
Bu arada gitmeden önce buradan rezervasyon yapmak gerekiyor. Bireysel olarak gezememekle birlikte oraya varınca grup halinde tura katılıp rehber eşliğinde alan hakkında bilgilendirilerek gezebiliyorsunuz.
Gandalf ve Hobbitlerin Shire’dan Ayrılışı
Gandalf Shire’a geri döndükten sonra Yüzüğü Frodo’ya emanet edip Sam ile birlikte Bree’ye Sıçrayan Midilli Hanı‘nda buluşmak üzere yola çıkarır. Gandalf’ın Hobbitler’i Shire’dan yolcu edip kendisinin de akıl danışmak üzere irfan sahibi Saruman’a gitmek üzere ayrılışını izlediğimiz bu sahnenin çekim yeri de Yeni Zelanda’nın başkenti Wellington’ın kuzeyinde kalan Otaki kasabası içinde yapılmış. Yani Matamata’daki Hobbiton’dan 400 kmden fazla uzaklıkta. Burada çekimlerin yapıldığı yer özel bir arazi olduğu için ziyarete açık değil, dolayısıyla oraya kadar gitmedim.
Sam ve Frodo yolculuklarına devam ederken bir yerde mola verirler, Sam tavada yemek hazırlamakla meşgulken Bay Frodo da güzel bir ağacın üzerinde yayılmış gökyüzüne bakarak piposunu içer. Frodo birazdan, Orta Dünya’yı terk etmek üzere Gri Limanlar‘a doğru yol alan Orman Elfleri‘nin şarkısını duyacak ve geçişlerine tanıklık edecekler.
Frodo’nun uzandığı bu ağaç Wellington’daki Victoria Dağı’nda bulunmakta. Ağacı bulabilmek için baya uğraşmıştım çünkü konumu ile ilgili net bir bilgi yoktu. Bu kadar ufak bir kısmı görünen ağacı gözümde canlandırıp ormanın içinde dolaşarak kayıp eşya arar gibi aramıştım 🙂 Hatta Victoria Dağı’na bu amaçla iki kere gittim ilk gidişimde ağacı bulamayıp, ilerleyen sahnelerde bahsedeceğim diğer çekim yerlerini tespit edip resimler çekmiştim
Isengard Sahnesinin Çekildiği Yerler
Frodo ve Sam’in uykuya daldıkları sahnenin ardından Gandalf’ı Isengard’daki Saruman’ın kulesi Orthanc‘a doğru at sürerken görürüz, Fangorn Ormanı ve daha geri planda tepeleri karlı Dumanlı Dağlar ile süslü muhteşem manzarası eşliğinde.
Bu sahnede arkaplanda görünen dağlar Yeni Zelanda’nın güney adasının alt kısmında bir tatil beldesi olan Queenstown‘dan 1 saat araba mesafesi uzaklığındaki Paradise‘da görüntülenmiş ve Isengard sahnelerinde Dumanlı Dağları resmetmek için bu dağlar kullanılmış. Queenstown gezim sırasında Glenorchy‘den geçip Paradise’a kadar gitmiştim, Queenstown’dan itibaren mükemmel manzarası ile Wakatipu Gölü‘nü sol tarafınıza alıp buraya doğru harika bir araba yolculuğu yapıyorsunuz. Paradise’da tam bu dağların görüntüsünü yakalayabileceğim noktayı bulamamıştım, ancak Wakatipu Gölü’nden bakınca da benzer dağlar görüş alanınızı süslüyor.
Gandalf ve Saruman’ın Isengard Sahnelerinin Çekim Yeri
Hemen ardından Gandalf’ın Orthanc önüne gelişini ve Saruman tarafından karşılanışını görürüz, sonraki sahnede kulenin önünde yürürken yüzüğün bunca zamandır Shire’da oluşunu vs konuşurlar. Daha sonra Gandalf Saruman’ın ihanetini farkedecek ve olaylar gelişecek. Bu sahnelerin çekim yerleri için bu sefer kuzey adasına dönüş yapıyoruz, Wellington’a yakın bir konumda yer alan Upper Hutt isimli bir şehre. Bir önceki bahsettiğim yer Paradise’dan 900 km uzaklıkta. Filmde Saruman’ın ve Gandalf’ın Orthanc önündeki sahneleri Harcourt Park olarak anılan küçük bir park içinde yapılmış. Aynı zamanda yerel halk için disk golfü oynama alanı burası, disk golfü için dikilmiş sepet gibi demirler vs var ve çocuklar için de oyun alanı mevcut. Gandalf’ın atı ile taş köprü gibi bir geçidin altından geçerek Orthanc’ın girişine yaklaştığı sahne aşağıdaki resimde görünen yer.
Sahnenin çekimi için Gandalf’ın geçeceği Orthanc’ın merdivenlerine giden alandaki çimler kaldırılıp yerine yol döşenerek kenarlarına da çitler eklenmiş. Çekimler tamamlandıktan sonra yol ve çitler kaldırılıp tekrar eski haline çevrilmiş. Taş geçit maket olarak hazırlanıp perspektif kullanılarak sahneye eklenmiş, arkaplanda görünen dağlar, Paradise’daki dağlar, cgi ile sonradan eklenip parkın görüntüsü de yatay eksende ters çevrilmiş. Aşağıdaki resimde görebileceğiniz üzere.
Sonraki sahnede Gandalf ve Saruman Orthanc Kulesi’nin hemen yanındaki bahçede yürüyerek yüzüğün bunca zamandır Shire’da oluşu hakkında konuşurlar. Yürüdükleri bu bahçe, yukarıdaki alanın hemen yanında biraz daha tümsekçe olan kısımda bulunan ağaçlık yol. Parkın otoparkından itibaren yolu takip ederseniz Gandalf ve Saruman’ın yürüdüğü bu yoldan parka giriş yaparsınız.
Arkaplandaki dağlar ve yandaki Isengard kulesi haliyle yine sahneye dijital olarak eklenmiş, ağaçlar da aradan geçen 20 sene sonra uzamış olsa da dikkatli bakınca mekan hala tanınabiliyor. Harcourt Park, Isengard’da geçen bir başka sahnenin çekimi için daha kullanılmış olduğu için ileride buraya tekrar dönüş yapacağım.
Kara Süvari Sahnesinin Çekim Yeri
Filmin ilerleyen sahnesinde Çiftçi Tırtıl’ın tarlasından geçerken Merry ve Pippin’le karşılaşan Frodo ile Sam Çiftçi Tırtıl’a yakalanmamak için onlarla beraber kaçarlar ve yolun sonunda yuvarlanarak Kara Süvari ile karşılaşacakları yola düşerler. Filmin bu kısmındaki sahneler için tekrar Wellington’a dönüyoruz.
Hobbitlerin yuvarlandıkları yer ve Kara Süvari ile ilk defa karşılaştıkları sahne yine Victoria Dağı’nda çekilmiş. Daha önce Frodo ve Sam’in mola verdikleri ağacın olduğu yer. Bu arada Yüzüklerin Efendisi film çekimlerine ilk olarak bu lokasyonda başlanmış olmakla birlikte bu sahne filmin çekilen ilk sahnesidir.
Sam, Merry ve Pippin buldukları mantarları toplarken Frodo’nun içini kötü bir his kaplar ve tedirgin olur. Bir tehlikenin yaklaşmakta olduğunu hisseden Frodo korku ile diğer hobbitlere yoldan ayrılmaları gerektiğini söyler ve hep beraber büyük bir ağacın köklerinin altındaki oyuğa saklanırlar.
Hobbitlerin altındaki oyuğa saklandıkları ağaç malesef gerçek olmadığı için sahnenin çekildiği yerde şuan mevcut değil. Ağacın kökleri ve görünen kısmı Weta Workshop tarafından gerçekçi şekilde maket olarak hazırlanıp çekim sırasında yolun kenarına eklenmiş ve çekim tamamlanınca kaldırılmış. Ancak hobbitlerin saklandıkları oyuk belli, sanırım sonradan birileri tarafından işaret olması amacıyla oyulmuş çünkü The Lord of The Rings Location Guidebook isimli kitabında Ian Brodie bu sahnenin çekildiği yerden bahsederken eklediği resimde hobbitlerin gerçekten saklandıkları yeri değil de yolun diğer tarafında kalan kökleri dışarı çıkmış başka bir ağacın resmini eklemiş. Eğer toprak o zamanlarda oyuk olsaydı daha net bilgi vermek için sanırım oranın resmini koyardı ve oyuk olduğundan da bahsederdi. Kitap ilk 2002’de basılmış, bendeki ise 2004’de revize edilen extended edition versiyonu.
Kara Süvari’nin 4 hobbitin üzerine çöküp koku almaya çalıştığı bu sahne benim Yüzüklerin Efendisi’ndeki en beğendiğim gerilim sahnelerinin başında geliyor. Örümcek, kırkayak ve solucan gibi yaratıkların toprağın içinden kendilerini dışarıya atması detayı da kara süvarinin varlığıyla yarattığı korkuyu gösteriyordu. Devamında hobbitlerin Kara Süvari’den karanlıkta kaçtıkları sahneler de yine buradaki ormanlık alanda çekilmiş. Victoria Dağı’na giriş yaptıktan sonra patika yoldan yürüyerek yukarıda paylaştığım sahnelerin çekim yerlerine kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. Patika yol üzerinde ‘Hobbit’s Hideway‘ yazılı tahta tabelalar da sizi buraya yönlendirdiği için bulması kolay bir yerdi. Victoria Dağı yerel halkın yürüyüş, koşu ve bisiklet sürmek için uğrak yerlerinden birisi. Ayrıca dağın tepesinde Wellington şehrini panaromik olarak görebileceğiniz güzel bir gözlem alanı var.
Bree’de geçen sahnelerde hobbitler Gandalf’ı orada bulamasalar da Yolgezer (Aragorn) ile tanışırlar ve Bree’de kaldıktan sonra Rivendel’e kadar O’nu takip ederler. Bree sahneleri için yine Wellington içinde, eski bir askeri bölge olan Fort Dorset‘te filmde gördüğümüz evlerden oluşan büyük bir set kurulmuş. Ancak çekimlerden hemen sonra set komple kaldırıldığı için şuan gidip görecek herhangi bir şey yok.
Wellington’a ilk gidişimden sonra yayınladığım Wellington’da Orta Dünya’dan İzler başlıklı yazımda Yüzüklerin Efendisi ile ilgili şehirde gördüklerimi paylaşmıştım, ayrıca filmin görsel efektleri ile kostümlerini yapan Weta şirketinin workshopunu da gezip o yazıda yer vermiştim, ilgilenirseniz okuyun derim.
Orkların Ağaç Kestikleri Sahnenin Çekim Yeri
Saruman’dan aldıkları emirle ocaklarda kullanmak üzere orkların ağaçları devirip kesmeye başladıkları sahnenin çekimleri daha evvel bahsettiğim Upper Hutt şehrindeki Harcourt Park içinde yapılmış. Bu sahne ile ilgili ilginç bir detay da, filmde sanki bir çok ağaç kesiliyormuş gibi görsek de aslında 2 tane aynı ağaç defalarca kullanılmış. Bunun için 2 tane ağaç kökleri ile birlikte 200 km ötedeki bir yerden kesilip parka getirilerek açılan 2 çukura demir halatlarla bağlanıp yerleştirilmiş, bu sayede aynı ağaçları farklı açılardan filme alarak defalarca devirip tekrar yerine oturtabilme imkanı sağlanmış. Ayrıca ağaçların yaprakları az olduğu için film ekibi çekim öncesi 2 hafta boyunca plastik yapay yapraklar da eklemiş. Ortaya çıkan sonuç filmde görüldüğü üzere kusursuz. İki Kule‘de gördüğümüz ağaç kesme sahnesi de yine burada çekilmiş.
Fırtınabaşı Sahnesi Çekim Yeri
Filmde Yüzük Tayfları‘nın Frodo ve arkadaşlarına saldırdığı yer olan Fırtınabaşı (Weathertop) Port Waikato’daki özel bir arazi içinde yer alan, kireç taşlarından oluşmuş gerçek bir tepelik bölge. Burası aynı zamanda Yüzüklerin Efendisi film çekimleri için Yeni Zelanda’nın kullanılan en kuzey noktası oluyor. Benim o zamanlar yaşadığım yer Auckland’a yakında, 100 km kadar güneyde olsa da arazi özel mülk olduğu için içeriye izinsiz girilemiyor. Fırtınabaşı olarak görünen doğal yapının yoldan da görülemediğini öğrendikten sonra gitmekten vazgeçmiştim ben. Tepenin doğal halini buradan görebilirsiniz. Fırtınabaşı’nda geçen sahneler stüdyo ortamında kurulan sette çekilmiş yani bu tepeye çıkıp da çekim yapmamışlar.
Arwen‘in yaralı Frodo ile ağaçların arasında Yüzük Tayfları’ndan kaçarak Ayrıkvadi’ye doğru at sürdüğü sahne yine güney adasında Queenstown’a yakın bir yer olan Dunstan Gölü civarındaki özel bir çiftlik arazisinde çekilmiş. Arwen’in at ile nehrin karşısına geçip Yüzük Tayfları ile atıştığı sahnenin çekim yeri daha önce Isildur’un ölümünde bahsettiğim Arrowtown kasabasındaki Arrow Nehri üzerinde bir yerde çekilmiş. Nazgûllerin nehrin bir kısmına kadar ilerledikleri sahne de suyun derin olmamasından dolayı burada çekilmiş, ancak suyun taşarak Nazgûlleri yuttuğu sahnenin çekimleri 20 km ötedeki Skippers Canyon içinde bir noktada çekilmiş. Skippers Canyon’a giden yol dünyanın en tehlikeli yollarından biri olarak gösteriliyor ve 4X4 araç var ise bu yolun kullanılması tavsiye ediliyor. Ayrıca sigorta şirketleri bu yolda yaşanabilecek kaza gibi durumları sigorta dahiline almıyor.
Ayrıkvadi Elrond’un Divanı Sahneleri Çekim Yeri
Lord Elrond‘un diyarı Ayrıkvadi (Rivendell)’de geçen sahneler için daha önce Isengard sahnelerinin çekim yeri olarak bahsettiğim Upper Hutt şehrine geri dönüyoruz. Ayrıkvadi çekimleri için film ekibi Upper Hutt’da bulunan Kaitoke Regional Park içine büyük ve detaylı bir set inşa etmiş. Setin inşası için 1999 kasımından 2000 martına kadar 30 işçi emek harcamış ve çekimler süresince de 300’den fazla kişi film için burada görev almış.
Araç ile ulaşımı oldukça rahat olan Kaitoke Regional Park’a giriş yaptığınızda setin kurulmuş olduğu yer tabelalar ile size tarif edildiği için bulması kolay bir nokta. Parkta, Ayrıkvadi çekimleri için kullanılan alanda setin hangi parçalarının nerede kurulu olduğu hakkında bilgiler veren panolar da mevcut. Gezdiğim en rahat çekim yeri burasıydı diyebilirim diğer yerlerde bu tarz bilgilendirici panolar, yönlendirici tabela vs yoktu Hobbiton’u saymıyorum çünkü orada zaten rehber sizi gezdiriyor. Çekimlerin yapıldığı alanın girişine yaklaştığınızda sizi ilk karşılayan şey Yüzüklerin Efendisi ana karakterlerinin boylarının yazılı olduğu ahşap direk oluyor, Gandalf’dan uzun Aragorn’dan kısa olduğumu öğretti bana 🙂 Ayrıca filmde görmesek de resimde Sauron’a da göz eklemişler.
Frodo’yu balkonda Ayrıkvadi’nin muhteşem manzarasını izlerken gördüğümüz sahnede Frodo’nun bulunduğu kısım Kaitoke Regional Park içine geçici olarak inşa edilen set parçalarından biri, gerisindeki diğer yapılar da bilgisayarla sahneye eklenmiş modeller.
Yine aynı sahnede görüğümüz Ayrıkvadi manzarası ve şelaleri de Yeni Zelanda’nın insan eli değmemiş en bakir toprakları olan Fiordland National Park içinden çekilip yine sahneye eklenmiş. Fiordland National Park gezi yazımı da ileride ayrıca hazırlayacağım.
Ayrıkvadi’de geçen sahnelerin çekimleri tamamlandıktan sonra sete ait olan bütün yapılar kaldırılmış. Günümüzde bir çok alan ot ve ağaçlarla kapanmış olduğu için ilk etapta biraz hayal kırıklığı hissediyorsunuz. Ancak filmde görünen bazı ağaçları tespit edip, dokunabilmek insana yine de bir Ayrıkvadi hissi yaşatıyor. Üstelik filmde gördüğümüz taş geçit sonradan belediye ve özel bir tur şirketi işbirliği ile yerine birebir aynısı olmasa da biraz daha küçük bir ölçekte benzeri dikilmiş.
Orta Dünya’nın özgür halklarından temsilcilerin Ayrıkvadi’ye ulaşmasının ardından yapılan Elrond’un divanındaki konuşmalar ve tartışmaların sonrasında Gandalf’ın önderliğini yapacağı Yüzük Kardeşliği kurulur. Filmde Yüzük Kardeşliği’nin Ayrıkvadi’den ayrılacağı günün sabahı, Legolas bir ağacın yanından geçerek geçidin önünde midillileri ile bekleyen Hobbitler, Gimli ve Boromir’in yanına doğru gider. Bu kısa sahnede görünen ağacın bugünkü durumu aşağıdaki resimdeki gibi. Ancak resmi ters açıdan çektim; yani benim çektiğim resme göre Legolas bana doğru geliyor, diğer tarafa geçemedim ağaçlardan dolayı.
İlerleyen sahnede Ayrıkvadi’den ayrılmak üzere olan Yüzük Kardeşliği yola çıkmadan önce taş geçidin önünde bir arada Elrond’un onları uğurlayan konuşmasını dinler. Daha evvel bahsettiğim gibi taş geçidin daha ufak ölçekte bir benzeri kopyası aynı yerine dikilmiş.
Bu sahne ile alakalı olarak başka herhangi bir yerde bahsedildiğini görmediğim için bir de anektod eklemek istiyorum. Üst resimdeki sahneyi her izleyişimde Boromir‘in yüzünde bir gariplik dikkatimi çekerdi, sanki 3d karakter gibi yapay bir görünümü var. Tam o sahneyi Boromir’in yüzüne bakarak izlerseniz siz de fark edersiniz. Daha sonra Ayrıkvadi sahnelerinin kamera arkası resimlerine bakarken internette aşağıdaki resme rast geldim. Kendi söylediğine göre Boromir’i oynayan Sean Bean bu sahnenin çekildiği gün Yeni Zelanda’da bile değil İngiltere’deymiş 🙂 Yani yerine resimdeki şahıs oynamış ve dijital olarak yüzünü Sean Bean ile değiştirmişler.
Filmin içinden bir sahne olmasa da filmin reklamı için hazırlanan posterlerden birinde Legolas‘ın ok ve yayı ile birlikte yanında poz verdiği ağaç da yine burada bulunmakta.
Yüzüklerin Efendisi filminin çekim yerlerinden biri olarak kullanılan parkın içinden geçen Hutt River adında bir nehir var. Ayrıkvadi (Rivendell) çekimlerinin yapıldığı alanın yakınından geçiyor. Yüzüklerin Efendisi’nin İki Kule bölümünden bir sahne olsa da mekan olarak burası ile ilgili olduğu için onu da bu yazıda paylaşmayı uygun gördüm. İki Kule’de Eomer‘in, Isen Sığlıkları Savaşı sonrası Saruman’ın orkları tarafından öldürülen askerlerin arasında Theodred‘i aradığını gördüğümüz sahne bu nehir üzerinde çekilmiş.
Kaitoke Regional Park oldukça hoş ve huzur veren bir havaya sahip, Ayrıkvadi sahnelerinin çekildiği yer dışında parkın başka kısımları da var. Doğa sporları yapmak için gelen insanlarla birlikte, yüzmek, ata binmek, kamp ve piknik için ziyaretçileri de oluyor. Bir de Isen Nehri olarak kullanılan nehrin üzerine kurulmuş güzel bir asma köprü var, oradan karşıdaki ormana geçip vakit varsa yürüyüş yapmak da tavsiyem olsun.
Nen Hithoel Gölü Sahnesi Çekim Yeri
Yüzük Kardeşliği Ayrıkvadi’den ayrıldıktan sonra Moria‘dan geçmek zorunda kalır ve Gandalf burada Balrog ile birlikte Khazad-dum’un derinliklerine düşer. Lothlorien sahnelerinin ardından kardeşlik Anduin Nehri üzerinden geçip dev heykeller Argonath’ı gördükten sonra Nen Hithoel gölünden Amon Hen kıyılarına ulaşarak karaya çıkarlar. Film’de Nen Hithoel gölü olarak görünen göl Yeni Zelanda’nın güney adasında Queenstown ve Te Anau arasında kalan Mavora Gölü‘nün kuzeydeki parçası. Ateş yakıp bir süre dinlendikleri sahneler de bu gölün kıyılarında çekilmiş.
Yukarıdaki resimde de görüldüğü gibi Yüzük Kardeşliği’nin kayıkları ile kıyıya yanaştıkları sahnede sol taraftaki yamaçta görünen kayalıklar cgi ile eklenmiş, ileride görünen dağlar bulutlar ile kapatılmış, gölün ucunda görünen sivri kaya ve şelale de tabii ki gerçekte yok 🙂
Amon Hen Sahnelerinin Çekim Yerleri
İlerleyen sahnede Yüzük Kardeşliği Amon Hen’de Uruk-hai ve orkların saldırısına uğrar, Aragorn orklar ile çarpışırken Frodo bir ağaca sırtını yaslayıp yanından geçen uruk hailerden saklanır. Amen Hen’de geçen bu sahneler Mavora Gölü’nün hemen kenarındaki ormanlık alanda çekilmiş. Frodo’nun saklandığı ağaç gölün kıyısından ormanın içine doğru 5 dakikalık yürüyüş mesafesi uzaklıkta, aşağıda resimlerini paylaştığım diğer noktalar da yine bu ağacın civarında yer almakta.
Frodo’nun sol tarafında devrilmiş bir ağacın kütüklerinin arasında saklanan Merry ile Pippin ona seslenir, fakat Frodo gruptan ayrılıp yalnız ilerlemeyi kafasına koymuştur, bu sorumluluk ona aittir.
Merry ile Pippin, Frodo’nun düşüncesinin farkına varıp saklandıkları yerden çıktıktan sonra orkların dikkatini dağıtmak için kendilerini açığa vererek Frodo’ya kaçması için fırsat yaratırlar. Bu arada saklandıkları devrik ağaç aslında Frodo’nun yaslandığı ağaçtan bir 10 metre kadar daha ormanın içinde yer almakta ancak filmde biz onları sanki yan yanalarmış gibi görürüz.
Bu bahsettiğim sahnelerin yanı sıra orkların Lurtz ile ormanda ilerlediklerini ilk gördüğümüz sahne, henüz kardeşlik nehirde ilerlerken, yine bu ormanlık alanda çekilmiş hatta üzerine basıp geçtikleri ağaç kütüğü Merry ve Pippin’in saklandıkları ağaç.
Yukarıda bahsettiğim sahneler Mavora Gölü’nün yakınında çekilmişken, kahramanlarımızın uruk-hailerden oluşan grup ile savaştıkları sahneler bu lokasyonun dışında çoğunlukla yine Queenstown içindeki Closeburn ve Paradise‘da bulunan özel mülk alanlarında çekilmiş, ve ziyarete açık değiller.
Frodo saklandığı ağacın dibinden ayrıldıktan sonra koşarak kayıklarını bıraktıkları yere, gölün kıyısına geri döner, bir süre yüzük elinde düşündükten sonra tek başına Mordor‘a doğru ilerlemek için kayıklardan birine atlayıp karşı kıyıya doğru kürek çeker.
Fakat can dostu Sam tabii ki O’nun yalnız gitmesine izin vermeyecek ve boğulmayı göze alarak kendini kayığa aldıracak. Burada tekrar Mavora Gölü’nü ve karşı kıyıyı görüyoruz. Karşıya geçtikten sonra Frodo ve Sam’in önünde Mordor’a doğru aşmaları gereken Emyn Muil‘in kayalık toprakları ve bir de takipçileri var.
Diğer kıyıda kalan Aragorn, Gimli ve Legolas Frodo ile Sam’i kendi yollarını çizmeye bırakır ve uruk-hailere esir düşen Merry ile Pippin’i kurtarmak için peşlerinden gitmeye karar verirler. Filmin ilk bölümü Yüzük Kardeşliği’nin en hüzünlü kısmı burada izlediklerimizdi. Gandalf’ın ardından Boromir’in de düşmesi ve kardeşliğin üçe bölünmesi içimizi burkuyor. Fakat ayrı da olsalar birbirlerine bağlı kalıyorlar ve amaçlarına ulaşana kadar birbirlerini kollayıp destek olmaya söz veriyorlar.
Buraya kadar yazdıklarımla Yüzüklerin Efendisi Yüzük Kardeşliği filminin çekim yerlerinden gezdiklerimi paylaşmış oldum, biraz da çekimlerin yapıldığı bu bölge hakkında bilgi paylaşayım. Nen Hithoel olarak gördüğümüz Mavora Gölü‘nün kenarında karavan ile gelmiş insanlar vardı, bölge için popüler bir kamp alanıymış burası. Olur da bir gün buraya kadar gelirseniz belki bir gece kalmayı da düşünebilirsiniz. Ayrıca gölde sezon açıldığı zaman balık da tutuluyormuş fakat tutabilmek için lisans ya da izin gerekmekte. Gölün suyu demir gibi soğuktu, Sean Astin’in (Sam) suya girdiği sahnelerin her tekrarı için kıyafetlerini değiştirip tekrar ısınması gerekmiş. Yüzüklerin Efendisi’nin kamera arkası çekimlerini izlediyseniz Sam’in (Sean Astin) Frodo’yu yakalamak için göle koşarak gittiği sahnenin çekimleri sırasında suyun içindeki keskin bir cisim yüzünden ayağı ciddi şekilde yaralanıyor ve hemen helikopter ile hastaneye gönderiliyor. Bu arada buraya ulaşan araba yolu asfalt olsa da son 40 dakikalık kısmı çakıllı yol üzerinde geçtiği için hızı oldukça yavaş tutmak gerekiyordu ve bu nedenle tahmin ettiğimden geç varmıştım.
İki kule ve Kralın Dönüşü Sahneleri
İki kule ve Kralın Dönüşü’nden sahnelerin çekildikleri yerler ile devam edelim. Yüzüklerin Efendisi İki Kule‘nin açılışında Moria’nın etrafında görünen muhteşem manzaralı dağların tepelerinde dolaştıktan sonra Khazad-dum’a gireriz. Helikopter ile çekilmiş bu görüntülerde gördüğümüz dağ manzaraları Yeni Zelanda’nın Güney Alpleri’nin birer parçası olan Aspiring Dağı ile Earnslaw Dağı‘na ait.
İlk sahnede Balrog ile Gandalf’ın mücadelesini rüyasında gören Frodo uyandığında Sam ile artık Emyn Muil topraklarındadır. Emyn Muil’de geçen sahnelerin çekimleri için bir kez daha Tongariro National Park içindeki Ruapehu Dağı’na gidiyoruz. Daha önce yazımın en başında Son İttifak Savaşı’nın çekim yeri olarak bahsettiğim Whakapapa Kayak Merkezi’nin bulunduğu yere yakın bir diğer nokta da Emyn Muil sahnelerinin çekimleri için kullanılmış.
Emyn Muil Sahnelerinin Çekildiği Yerler
Frodo ve Sam Emyn, Muil içlerinde taşların arasından bir tepeye tırmanarak Mordor’a doğru yolculuklarına devam ederler, tepeye çıktıktan sonra karşılarında Mordor’un alevli dağları belirir. Ruapehu Dağı’nda çekilen bu sahneye sonradan yeni diyaloglar yazıldığı için, Ruapehu’daki çekimler tamamlandıktan sonra stüdyoda tekrar ek çekimler yapılmış. Stüdyoda çekilen kısımlar ile Ruapehu Dağı’nda çekilen kısımlar arasındaki ışık değişimi izlerken fark edilebiliyor. Ayrıca bu sahnenin çekildiği yer gezdiğim yerler içinde bulmakta en çok zorlandığım çekim yeriydi.
Buraya da 2 kere gitmiştim, gitmeden önce belki ‘yüzüklerin efendisi filminin çekildiği alan’ gibisinden bilgi veren bir tabela falan vardır diye düşünüyordum fakat hiçbir işaret, tabela vs yoktu. İlk gidişimde yine etrafı gözleyip arayarak bulmuştum bu noktayı 1 saatten fazla taş ve kayaların arasında soğuk havada dolanarak. Tam resimdeki yeri bulmadan dönmek istemediğim için soğuğa katlanmıştım 🙂 İkinci gidişimde hava daha iyimser ve güneşliydi, resimdeki gibi.
Resimde görüldüğü gibi arka manzarada bir değişiklik yok, aslında arka manzarada filmde Saruon’un yüzüğü dövdüğü yer Hüküm Dağı olarak kullanılan dağ da normalde görünmekte ancak filmde sisten dolayı görünmüyor.
Tepeye çıktıktan sonra Frodo ve Sam ileriye, alevlerin yükseldiği Mordor’a doğru bakarlar, burada Sam’in çok güzel bir cümlesi var:
‘Mordor; Orta dünya üzerinde yakından görmek istemediğimiz yer, ve gitmeye çalıştığımız yer. Aynı zamanda gidemediğimiz yer.’
Frodo ve Sam’in Mordor’a doğru baktıkları yerden bakınca görüyoruz ki benim çektiğim resimde hafif karanlık kalan kısımlar cgi ile değiştirilmiş olsa da sol tarafta kalan kayalara bakınca mekan tanınabiliyor. Frodo ve Sam burada baya bir dolandıktan sonra aynı alanda daire çizdiklerini ve kaybolduklarını farkederler. Esasında gerçekte de öyle sayılır, bu kısımdaki sahnelerin çekimleri küçük bir alan içinde biraz orada biraz burada dolanarak çekilmiş.
Yukarıdaki resimde sağ tarafımda kalan alanın uçurum ve vadiden oluşan çorak bir manzarası var. Aynı zamanda manzaraya Yeni Zelanda’nın en aktif volkanik dağlarından biri olan Ngauruhoe Dağı, yani Sauron’un Hüküm Dağı (Mount Doom) da eşlik ediyor. Bu arada Ruapehu Dağı, Yeni Zelanda’nın yerli halkı Maoriler’in kültüründe kutsal bir değere sahip olduğu için çekimler boyunca bu konuya da dikkat edilmiş. Yüzük Kardeşliği’nin kamera arkası kaydını izlediyseniz en başta görünen çekim alanı burası ve yerdeki bitkilere, ekolojik yapıya zarar vermemek için toprak ve ot olan yerlerin üstünü kapatıp ot olan yerlere basmadıklarından bahsediyorlar.
Taşların üstünde dolaşıp zaman harcadıkça daha bir tanıdık gelmeye başlıyor ve filmden sahneleri yakalamak da kolaylaşıyordu 🙂 Aşağıdaki sahnede Sam pis bir koku aldığını söylüyor ve takip edildiklerini anlıyorlar, Gollum ile tanışmanın vakti artık yaklaşmakta.
Frodo ve Sam’in Gollum ile kavga ettikleri sahneler buranın bir kopyasının yapıldığı Wellington’daki stüdyoda çekilmiş. Esir aldıkları Gollum’un önderliğinde Emyn Muil’den Mordor’a, Kara Kapılar’a doğru ilerlerleyen Hobbitler önce Dagorlad içinden Ölü Bataklıklar‘dan geçerler. Filmde Ölü Bataklıklar için, Yeni Zelanda’nın güney adasındaki bataklık alan Kepler Mire kullanılmış. Ancak burada yürüdükleri ve Frodo’nun bataklığa düştüğü sahneler için Wellington’da benzeri bir yapay bataklık oluşturmuşlar. Kepler Mire, Fiordland National Park içinde yer alıyor eğer merak ederseniz bu videoda bölgenin havadan çekilmiş görüntüsünü izleyebilirsiniz. Tıpkı Nazgûlun Ölü Bataklıkların üzerinden geçtiği sahnedeki gibi.
Ithilien Sahnelerinin Çekildiği Yerler
Grubumuz ilerleyen sahnede Mordor’a Kara Kapılar‘dan giremeyeceklerini anlayıp Gollum’un bildiği bir diğer rotaya doğru yönlerini değiştirerek Ithilien topraklarına girerler. Burada Gollum’un nehirde su içinde çırpınarak balık yakalamaya çalıştığı bir sahne izleriz. Bu sahnenin çekildiği yer yine Tongariro National Park içinde bulunmakta. Gollum’un daha doğrusu Andy Serkis’in içine girdiği nehrin adı Mangawhero River. Daha evvel bahsettiğim Ruapehu Dağı’ndan 1 saat araba sürüşü uzaklıkta bir nehir ve sonu yüksekçe bir şelaleye çıkıyor.
Nehrin hemen yanında aracınızı park edebileceğiniz alan var, oradan yürüyerek çalıların arasından geçip nehrin içine, Gollum’un balık yakalamaya çalıştığı sahnenin tam olarak çekildiği yere ulaşabiliyorsunuz. Gollum’un oturduğu şelalenin tepesinden bakınca arkaplanda görünen dağlar Yeni Zelanda’nın Güney Alpleri’nden sahneye sonradan eklenmiş, gerçekte o manzarada dağlar yer almıyor.
Sonraki sahnede Ithilien içlerine doğru ilerleyen Gollum ve Hobbitler’in mola verdikleri sahne Queenstown’daki 12 Mile Delta isimli ücretsiz bir kamp alanında çekilmiş. Kamp alanının araç park alanı var, aracı bıraktıktan sonra yaklaşık 20 dakikalık kolay bir yürüyüşün ardından çekimlerin yapıldığı bölgeye ulaşılabiliyor.
Yukarıdaki resim Sam’in yemek hazırlarken Gollum ile tavşan ve pattes üzerine meşhur tartışmasını yaptığı yerden 🙂 Hobbitler burada Mordor’a desteğe giden Haradrim askerlerinin geçişine tanıklık ederler ve hayatlarında ilk defa fülleri görürler.
Ancak Faramir ve kolcularının kurduğu pusuya şahit olup esir düşmeleri ile birlikte rotaları da bir süre değişmek zorunda kalır. Faramir’in emri ile Gondor’a götürülmek üzere yemeklerini bile yiyemeden tekrar yola düşerler, yemeklerini yiyemeden yola düşmek zorunda kaldıkları için hem Gollum’un hem de Sam’in emeğine yazık diye düşünürüm hep bu sahnede 🙂
Yüzüklerin Efendisi İki Kule filminin çekim yerlerinden gezdiklerim bu kadar. Yüzüklerin Efendisi’nin üçüncü bölümü Kralın Dönüşü ile ilgili paylaşacağım ilk çekim yeri Ölüler Ordusu’nun (Dunharrow’un Ölü Adamları da deniyor) bulunduğu yere giden Dimholt olacak.
Ölülerin Yolu Sahnesinin Çekim Yeri
Elrond’un nasihati üzerine Aragorn Elendil’in kılıcı Narsil’i de teslim aldıktan sonra yanında Legolas ve Gimli ile birlikte Dimholt Yolu’na doğru gider. Dimholt Yolu’nda Aragorn’un Ölüler Ordusu’na doğru gidişini izlediğimiz sahnelerin çekimleri Yeni Zelanda’nın kuzey adasının güney ucunda yer alan Putangirua Pinnacles içinde çekilmiş. Yağmur ve sel sularının aşındırması ile oluşmuş sivri tepelerin olduğu bu bölge görünüm olarak biraz Kapadokya’daki peribacalarına benziyor ancak buradaki yapılar daha sivri ve sürekli olarak aşınır halde. İçinde dolanırken dahi yanından geçtiğim tepelerden kopan küçük taş parçalarının sesini duyuyordum, zaten yukarıdan düşebilecek taşlara karşı kendinizi koruyun diyen bilgilendirme panoları vardı araç park yerinde.
Filmin kamera arkası kayıtlarını izlerseniz bu bölgedeyken bütün set ekibinin kask taktığını da görebilirsiniz. Dilimizde bu tür yapılara kırgıbayır deniyormuş, hatta Sivas’taki Şeytan Şehri Kayalıkları da bu tür oluşumlara bir örnekmiş. Tıpkı Putangirua Pinnacles gibi Sivas’taki yer de insanlara ürkütücü bir his verdiği için olsa gerek ismini şeytan şehri olarak vermişler.
Wellington’dan ortalama 1 buçuk saat araba sürüşü uzaklıkta yer alan Putangirua Pinnacles’a ulaşmak için aracınızı ücretsiz park alanına bıraktıktan sonra 1 saate yakın yürümek gerekiyor. Küçük bir dereden geçip yeşilliklerin arasında yürüdükten sonra kendinizi Putangirua Pinnacles’ın girişinde buluyorsunuz. Açıkçası tahmin etmediğim şekilde yokuş çıkmayı gerektiren yorucu bir yürüyüştü, filmin çekimi için set ekibi bu bölgeye helikopter ile ulaşmış.
Dimholt Yolu’ndan geçerek geçmişte Isildur‘a karşı tuttukları yemini yerine getirmedikleri için lanetlenen Ölüler Ordusu’nun karşısına çıkan Aragorn, Isildur’un varisi olarak ölülerin kralından desteklerini ve yeminlerini yerine getirmelerini ister. Lanetten kurtulmak ve huzura ermek için Aragorn’un yanında savaşmayı kabul eden ölüler ordusu filmde gördüğümüz üzere savaşı dahil olmaları ile bitirirler. Kitapta hikaye daha farklı tabii.
Dimholt’ta at üzerinde gittikleri sahnelerin çekimleri Putangirua Pinnacles içerisinde yapılırken, atların ürküp kaçtığı tünele yani ölülerin tuttuğu yola giriş yaptıkları ve sonrasındaki sahnelerin çekimleri yine Wellington’daki stüdyolarda kurulan set içinde yapılmış. Ayrıca Peter Jackson burayı geçmişte başka bir filmi için daha kullanmış. 1992 yapımı gore türündeki Braindead isimli filminin ilk sahneleri burada çekilmiş, merak ederseniz film burada Almanca olarak mevcut.
Putangirua Pinnacles sıradışı doğal yapısı ve atmosferi ile gezmekten en çok zevk aldığım yerlerden biriydi. Havadan bakınca geniş bir alan gibi görünse de yürüyebileceğiniz alan çok fazla değil, ortada engebeli ve genişçe bir yol var; Aragorn, Legolas ve Gimli’nin at sürdükleri yol, ve onun etrafına dağılan bazı dar ara yollar var ancak hepsinin sonu kapalı.
Mordor Sahnelerinin Çekildiği Yerler
Yeni Zelanda’nın en eski milli parkı olan Tongariro National Park için yeryüzündeki Mordor desem yanlış olmaz. Öyle ki Mordor sahnelerinin çekimleri, stüdyodakiler hariç tamamen Tongariro National Park içindeki farklı lokasyonlarda yapılmış ve park atmosferi ile size Mordor’u hissettiriyor. Tongariro National Park sınırları içerisinde Tongariro, Ruapehu ve Ngauruhoe Dağı olmak üzere 3 büyük volkanik dağ bulunuyor. Ruapehu Dağı üzerinde Yüzük Kardeşliği’nin başında gördüğümüz Son İttifak Savaşı sahneleri ile İki Kule’de gördüğümüz Emyn Muil sahneleri çekilmiş. Bunlara ek olarak Kralın Dönüşü’nde gördüğümüz bazı Mordor sahnelerinin çekimleri de Ruapehu Dağı üzerinde yapılmış. Şimdi bu sahnelerden bahsedelim.
Sam, Frodo’yu Cirith Ungol Kulesi‘nden kurtardıktan sonra iki hobbit ork kıyafetleri giyerek Mordor‘un içlerine Gorgoroth’a doğru yürürler ve bir noktada kendilerini birden Kara Kapılar‘a doğru savaşa gitmekte olan orkların arasında bulurlar. Aşağıdaki resimde ileride ellerinde meşalelerle yaklaşmakta olan ork kafilesi görünüyor, Frodo ve Sam panik halinde beklerken orkların lideri iki hobbiti de ork sanıp aralarına alır ve meşhur inspection sahnesi gelişir.
Bu ve devamındaki sahnelerin çekimleri Ruapehu Dağı üzerinde yapılmış, daha önce paylaştığım çekim noktalarına yakında. Bu çekim yerlerini orada diğer sahneler için dolaşırken kendi dikkatim sayesinde fark ettim internette ya da kitaplarda bu nokta ile ilgili bilgi yok. Ork kafilesinin lideri Frodo ve Sam’i kırbaçlayarak askerlerinin arasına katar ve kamera yavaşça dönerek yürüdükleri yönü bize gösterir. İleride sol köşede Kara Kapılar görünmektedir. Aşağıdaki resimde de filmde kameranın dönüşüne göre tam olarak gösterdiği araziyi görüyoruz.
Evet bu yazı serisinin en başında da paylaştığım Whakapapa Kayak Merkezi’nin olduğu alan 🙂 Filmin üç bölümünde de burada çekilmiş sahneler var. Sahnenin devamında Frodo ve Sam numaradan kavga çıkararak o kargaşada orkların arasından sıyrılmayı başarırlar ve tersi istikamete doğru yürüyerek tekrar Hüküm Dağı’nı görüş alanlarına alırlar. Bahsettiğim bu sahnenin çekildiği yeri gösteren aşağıdaki resim Ngauruhoe Dağı‘nın, filmde Sauron’un Tek Yüzüğü’nün yok edilebileceği yer olan Hüküm Dağı olarak nasıl kulanıldığını çok iyi gösteriyor.
Resimde dağın önündeki arazide özellikle benim enseme denk gelen kısımdaki girintili çıkıntılı alanlara dikkat edin. Üst resimde Hüküm Dağı’nın önünde yer alıyor, üzerinde dumanlar tütmekte. Ngauruhoe Dağı’nın şekli daha da konikleştirilip önünde uzanan arazi üzerine de Mordor’un ürkütücü, karanlık havasını vermek için alevler ve sivrimsi kayalıklar eklenmiş.
Yukarıda bahsettiğim sahnenin Youtube videosunu da ekliyorum.
Sanırım yazımın başından beri Tongariro National Park ile ilgili paylaştığım resimler buranın Mordor için ne kadar da uygun bir coğrafya ve atmosfere sahip olduğunu göstermiştir. Ben şahsen bu alanlarda dolanırken kendimi hep filmin içinde hayal ediyordum, her an o evrenden birisiyle karşılaşabilirim gibi, ork mu hobbit mi olur bilmiyorum 🙂 Aşağıdaki resimde de kendimi Sauron‘un yerinde hayal etmiştim, tepeden Kara Kapılar’a Aragorn‘u karşılamaya giden ordularımı izliyormuş gibi 🙂 Tıpkı Paul Lasaine’in Peter Jackson için çizdiği aşağıdaki illüstrasyonda görüldüğü gibi.
Resimde durduğum yer tam olarak filmdeki sahnenin ait olduğu yeri göstermiyor tabii, sadece hayal gücüm ile benzerlik kurduğum için paylaşmak istedim. Ancak Sauron’un ordularının Kara Kapılar’a doğru hareket ettiğini gördüğümüz sahnede Rangipo Çölü‘nün arazisi kullanılmış. Buradan bakınca da çölün bir kısmı manzarada yer alıyor.
Son olarak eklemek istediğim resim en heyecan duyduğum yerlerin başında geliyor. Sauron’un Tek Yüzüğü dövdüğü yer Hüküm Dağı’nın hemen önünden bir resim. Hüküm Dağı’na en yakın olduğum noktaydı burası, Ngauruhoe Dağı kara gövdesi ve üzerindeki kızıl lekesi ile sanki Melkor’un elinden çıkmış gibi duruyor.
Ngauruhoe Dağı’nın üzerinde herhangi bir çekim yapılmamış. Hüküm Dağı’nı resmetmeye elverişli konik yapısı nedeniyle uzaktan görüntüsü kullanılmış, tabii bilgisayar ile manipüle edilerek filmde yer verilmiş. Frodo ve Sam’in Hüküm Dağı’na tırmandığı sahneler yine Ruapehu’nun eteklerinde çekilmiş. Bu arada dağ günümüzde hala aktifliğini korumakla birlikte en son 1970lerde patlamış.
Ngauruhoe Dağı (Hüküm Dağı) ve Mordor sahnelerinde kullanılan diğer alanlara yaklaşabilmenin en iyi yolu, Yeni Zelanda’nın en iyi yürüyüş rotalarından biri olarak gösterilen Tongariro Alpine Crossing‘i yürümek. Bu rota boyunca filmdeki Mordor sahnelerinde gördüğümüz bazı arazileri yakından ve uzaktan görebilme şansını yakalayabildiğimizi belirtmek isterim. Ortalama 8 saat süren ve bol tırmanışlı oldukça yorucu bu yürüyüş yolu ile ilgili ayrı bir yazı yazmayı düşündüğümden dolayı şuan için fazla ayrıntı vermeyeceğim.
Bu arada Orta Dünya’nın hür halklarının düşmanı Sauron’nun toprağı Mordor’a kadar girebilmişken eli boş dönmek de olmazdı tabii. 🙂 Hüküm Dağı’nın önünde resim çekildiğim yerden hatıra olarak kara bir taş parçasını yanıma almıştım, şuan kitaplığımda Tolkien kitaplarımın önünde yer almakta. Hayatımın en güzel ve özel anıları arasında yer alan bu gezilerim boyunca yaşadıklarım, benim için gerçekleştirilebilmiş bir hayalin parçalarıdır. Artık üçlemeyi hem okurken hem izlerken ilgili sahnelerde tabii ki kendi yaşadıklarım da aklıma gelmekte.
Böylece yazımın sonuna gelmiş oldum. İçeriği çok dolu olduğu için oldukça uzun bir yazı oldu umarım buraya kadar sıkılmadan okuyabilmişsinizdir. Yazı ile ilgili soru veya görüşünüz olursa lütfen yorum olarak aşağıya yazınız muhakkak yanıtlarım. Dilerseniz beni en aktif olduğum sosyal medya kanalı instagramdan takip edebilirsiniz. Sayfanın en altında instagram hesabımı bulabilirsiniz.
Başka bir yazıda görüşmek üzere!