Yüzüklerin Efendisi Hobbit Köyü Gezim | Yeni Zelanda

Yüzüklerin Efendisi kitabını okurken çoğu insan ‘keşke Orda Dünya’da yaşıyor olsaydım, ya da keşke elflerden biri olsaydım’ gibi fantastik düşünşceleri geçirmiştir kafasından. Belki elflerden biri olmanız mümkün değil ancak Orta Dünya’nın en fantastik mekanlarından biri olan Hobbit Köyü Shire içindeki Hobbiton’ın içini gezerek kendinizi sanki Orta Dünya’ya ışınlanmış gibi hatta bir Hobbit gibi hissedebilmeniz mümkün. Tabii bunun için Yeni Zelanda’nın Matamata Kasabası’na gelmeniz gerekiyor 🙂 Gelemeyecek olanlar için de ben bu yazı ve Hobbit Köyü içinde çektiğim video ile sizlere Hobbiton’ı gezdirip Hobbitler’in yaşamları hakkında bilgiler vereceğim.

Yüzüklerin Efendisi

Hayranları iyi bilir, ‘dünyada iki çeşit insan vardır Yüzüklerin Efendisi‘ni okuyanlar ve okuyacak olanlar’, denir J.R.R. Tolkien in dünyaya bıraktığı gelmiş geçmiş en sağlam hikayeye sahip kitaplardan Yüzüklerin Efendisi söz konusu olduğu zaman. Tolkien, Yüzüklerin Efendisi kitabı dışında Hobbit, Hurin’in Çocukları, Silmarillion gibi kitaplarla büyük bir Orta Dünya Evreni oluşturdu ve dünyanın bir çok yerinden milyonlarca insanı etkiledi. 1954 yılında basılmaya başlanan Yüzüklerin Efendisi kitabının Peter Jackson tarafından çekilen filmi de 2001 yılında vizyona girmişti. Yeni Zelandalı olan Peter Jackson, kitabı ilk olarak Wellington’dan Auckland’a doğru yaptığı bir otobüs yolculuğu sırasında okumuş. Daha sonra kitabın haklarını satın alıp filmini çekmeye karar vermiş. Yeni Zelanda’nın doğa alanlarının hikayede tabir edilen mekanlara elverişli olduğu için filmin tamamını Yeni Zelanda’da çekmişler. Bu mekanlardan biri olan Frodo ve amcası Bilbo Baggins’in yaşadığı hobbit köyü, Shire içindeki Hobbiton için inşa edilen köy bugün Yeni Zelanda’daki en popüler turist noktalarından biri.

Benim Yüzüklerin Efendisi ile tanışmam lise yıllarımda olmuştu, 2002 senesiydi, Yüzük Kardeşliği filmini izledikten sonra çok beğenmiştim, gidip kitabın ikinci ve üçüncü bölümleri olan ‘İki Kule’ ve ‘Kralın Dönüşü’ nü kitapçıdan alıp ikinci film vizyona girmeden okuyup hikayeyi bitirmiştim. Daha sonra ilk kitabı da alıp arşive koydum. Hatta sonrasında Tolkien’in diğer tüm kitaplarını da alıp okumuştum. Yeni Zelanda’yı araştırmam da film çekimlerinin bu ülkede yapıldığını öğrenmem ile başlamıştı. O yıllarda Yeni Zelanda’ya bir gün ayak basmak benim için büyük bir hayaldi. Yeni Zelanda Working Holiday vizesine başvuru için hazırlanırken bir yandan da Yüzüklerin Efendisi filmlerinin çekimlerinin yapıldığı yerleri gezebilir miyim, tam olarak nerelerde çekildi acaba diye internette araştırıyordum. İşte bu çekim noktalarından en can alıcı ve görmek istenenlerden biri olan Hobbit Köyü Hobbiton’ı da o sıralarda görmüştüm ve gerçekten böyle bir köyün hala ziyaret edilebildiğini öğrenerek şaşırmıştım. Tabi vizemi alınca Hobbiton’ı da görülecek yerler listesine en önemli yerlerden biri olarak eklemiştim.

Hobbit Köyü Hobbiton Hakkında

Hobbit Köyü Hobbiton, Yeni Zelanda’nın Matamata Kasabası içinde bulunmakta ve Auckland’a uzaklığı araba ile 2 saat kadar sürmekte. Matamata ile Hobbit Köyü bütünleşmiş biçimde, şehre giriş yaptıktan sonra ana yol üzerinde ‘Hobbiton’a Hoş Geldiniz’ tabelası sizi karşılıyor ve yine ana cadde üzerinde hobbit evlerine benzer yapıda turistler için bir bilgi merkezi bulunmakta. İsterseniz içeriye girip Matamata ve çevresindeki diğer görülesi yerler ile ilgili bilgi alabilirsiniz.

Köyün kurulduğu alan Alexander adında bir aileye ait çiftlik alanıymış. 1998 yılında film ekibi çekimlerin yapılacağı yerler için havadan arayış yaparken bu çiftlik alanının üstünden geçince Tolkien’in kitapta betimlediği Hobbit Köyü için oldukça uygun bir alan olduğunu fark etmişler ve çiftlik sahibinin kapısını çalmışlar. Alexander ailesi ile antlaşma yapıldıktan sonra Hobbiton kurulumuna başlanmış. Arazinin etrafında görünen alanlarda elektrik kabloları, bina ve yol gibi unsurların olmaması Peter Jackson’a araziyi Hobbit Köyü için istediği gibi şekillendirebilme imkanını da vermiş. Bu arada araziye iki defa Hobbit Köyü kurulumu yapılmış. İlk köyün kurulumuna arazi sahibi ile anlaşıldıktan sonra 1999 Mart ayında başlanmış ve çekimler bittikten sonra köy komple yıkılıp arazi teslim alındığı hali ile sahibine devredilecekmiş. Bu nedenle kurulum için; strafor köpük olarak bilinen polistiren ve kontroplak gibi sökülmesi kolay malzemeler kullanılmış. Hobbiton’un kurulumu sırasında herşeyin gerçekçi olması için oldukça detaylı çalışılmış ve köyün inşaası için inşaatçılar ve mimarlar ile birlikte çalışılmış. Bilbo’nun doğum günü partisinin yapıldığı alandaki bataklık kurutularak boşaltılmış ve parti için uygun forma sokulmuş.

Toplamda 39 adet hobbit evi inşa edilmiş ve evlerin etrafları çiçeklendirilip detaylandırılmış ve tüm bunlar film çekimlerine başlamadan bir sene kadar öncesinde yapılmış. Çekimler bittikten sonra film ekibi köyün yıkım işlemlerine başlamış ve hobbitlerin eğlendiği han, köprü ve hobbit evlerinin iç kısımları ile etrafları boşaltılıp sökülmüş fakat kötü hava koşulları yüzünden kalan yıkım işlemlerini bir süreliğine ertelemişler. Derken Yüzüklerin Efendisi’nin ilk bölümü olan Yüzük Kardeşliği gösterime girmiş ve birden, çok sayıda insan Hobbit Köyü çekimlerinin yapıldığı yeri, içindeki yapıların büyük kısmı söküldüğü halde, ziyaret etmeyi istemeye başlamışlar. Tabi bunu gören arazi sahibi de film ekibinden söküm işlemlerinin bitirilmemesini talep edip burayı bir turist bölgesi haline çevirmeye niyetlenmiş. Böylelikle bölge 2002 yılından itibaren ziyaretçilere açık en popüler turist noktalarından biri haline gelmiş.

Derken 2009 yılına gelindiğinde Peter Jackson tekrar Alexander ailesinin yanına gelip The Hobbit üçlemesinin çekimleri için tekrar yeni bir Hobbiton inşa etmeye karar vermiş. Bu sefer yeni Hobbit Köyü için kalıcı malzemeler kullanılmış ve toplamda 44 adet hobbit evi inşa edilmiş. The Hobbit çekimleri bittikten sonra da köy eskisinden daha detaylı ve gerçekçi bir şekilde ziyaretçilere açık bir Orta Dünya mekanı olarak bırakılmış. Ekstra olarak köy içindeki köprü, su değirmeni ve içine girip bişeyler içebileceğiniz Green Dragon Inn (Yeşil Ejderha Hanı) de ziyaretçiler tarafından görülüp gezilebiliyor.

Hobbit Köyü Hobbiton’a Nasıl Ulaşılır?

Hobbit Köyü Hobbiton’ı gezmek için tura katılmak zorundasınız özel arazi olduğu için malesef arabamla yanına kadar kendim gidip içeriyi gezerim deme şansınız yok. Tur saatlerini Hobbition’ın resmi sitesi hobbitontours.com sitesinden görüntüleyebilirsiniz. Auckland’dan Matamata’ya kadar araba kiralayıp ya da otobüse binerek ortalama 2 saatlik bir yolculuk sonrasında ulaşabilirsiniz. Matamata’ya geldikten sonra Hobbiton’ın yakınında bulunan Shire Rest (Hobbiton biletlerinin satıldığı ve bekleme yeri olan alan) içinde aracınızı park edebiliyorsunuz ve tur saatiniz geldiğinde tur otobüslerinden birine binerek Hobbit Köyü’ne ulaşıyorsunuz. Eğer aracınız yoksa sizi Auckland’dan direk Shire Rest’e kadar götüren turlara da katılabilirsiniz Hobbiton’a giriş dahil. Shire Rest’ten Hobbiton’a her 30 dakikada bir yeni tur düzenleniyor ve her tur ortalama iki saat kadar sürüyor. Bu arada Shire Rest içerisinde cafe ve Yüzüklerin Efendisi ile ilgili ürünlerin satıldığı market bulunmakta fakat belirteyim ürünler çok pahalı. Yan taraftaki resimde gördüğünüz elf pelerini Shire Rest içerisindeki mağazada satılmaktaydı, malzemesi çok dandin olmasına rağmen fiyatı 900 dolar. Cafe ve mağazalar dışında dışarıda da oldukça geniş yemyeşil bir arazi ve masalar var. Tur saatinizi beklemeniz gerekiyorsa buralarda vaktinizi geçirebiliyorsunuz. Ayrıca eğer biletinizi online olarak aldıysanız Shire Rest’e geldikten sonra burada biletinizi bastırmanız gerekiyor.

Tur vakti gelip otobüs ile Hobbit Köyü Hobbiton’a doğru giderken otobüs şoförü köy ve çekimler ile ilgili bazı bilgiler verip otobüs içinceki televizyondan da Hobbiton için özel olarak çekilmiş bir videoyu sizlere izletiyor. Video boyunca Peter Jackson ve Hobbit köyü arazisinin sahibinin konuşmaları var. Hobbiton’a vardıktan sonra sizi bir rehber karşılıyor ve içeride sizinle beraber dolaşarak Hobbit Köyü ile ilgili bilgiler veriyor.

Hobbit evlerine dışarıdan bakınca oldukça detaylı görünüyor, camların önünde fincanlar, mumlar danteller gibi bir sürü detay ile beraber tavanlarındaki bacadan da dumanlar tütüyor. Hatta gerçek bir ev olmadığına, içeride birilerinin yaşamadığına içine girmeden inanmak zor 🙂 Hobbit evlerinin içlerinde ise bir şey yok, camların önüne yerleştirilen detay ürünleri var ki bunlar da zemine sabitlenmiş şekilde yani tutup kaldıramıyorsunuz, kapıyı açıp içeri girdikten sonra 1 metre kadar bir boşluk var. Bacadan çıkan duman ise hemen bacanın altındaki bir makine tarafından üretiliyor. 🙂

Yukarıdaki resimdeki ekmekler ve pasta dilimleri çok gerçekçi görünüyordu sanki ısırıp yenebilecek gibi fakat sabitlenmiş olduğu için sepetin içinden çıkaramıyorsunuz 🙂 İçeride gezerken görmeyi en çok beklediğim yerlerden biri de Frodo‘nun amcası Bilbo Baggins‘in evi Bag End idi. Bilbo’nun evi diğer evlere göre daha büyük fakat bahçesinin kapısı kilitli olduğu için malesef evin içine giremiyorsunuz.

Evin üstündeki tepede Gandalf ve Bilbo’nun parti meydanına bakıp eğlenen hobbitleri izleyerek pipolarını tüttürdükleri ağaç bulunmakta. Ağaç yapay olarak yapılmış fakat uzaktan bakınca gerçek bir ağaçtan farkı yok. Bilbo’nun evinden ayrıldıktan sonra diğer hobbit evleri ve bir köprünün üzerinden geçtikten sonra Bilbo’nun doğum günü partisinin yapıldığı meydana giriyorsunuz. Parti alanında süslemeler ve tahteravalliler bulunmakta boş bulursanız eğlenebilirsiniz 🙂

Meydandan ayrıldıktan sonra da yavaş yavaş köyün çıkışına doğru yaklaşıyorsunuz ve göl kenarındaki değirmen evi ile Yüzüklerin Efendisi filminde Gandalf’ın at arabası ile üzerinden geçtiği taş köprünün de üzerinden geçtikten sonra Frodo ve arkadaşlarının içip eğlendikleri han olan Yeşil Ejderha Hanı (Green Dragon Inn)’na ulaşıyorsunuz.

Yeşil Ejderha Hanı’na girdikten sonra rehber size tekrar toplanıp otobüse binme saatini söyleyerek serbest bırakıyor ve içeride ücretsiz bir alkollü ya da alkolsüz içecek hakkınız var tabi dilerseniz Hobbit menülerinden de sipariş verip birşeyler yiyebilirsiniz.

Yeşil Ejderha Hanı içerisine girdikten sonra filmdeki bardakların aynısı ile servis edilen içeceklerimizi alıp şöminenin karşısındaki koltuklara oturup biraz dinlenebiliyorsunuz, bu arada hanın içerisi oldukça büyük. Tekrar toplanma saatine kadar etrafta dolaşıp bol bol fotoğraf çekebilirsiniz.

Biz köye giriş yaptıktan sonra pek rehberle beraber takılmadık hep gurubun gerisinde kaldık daha rahat fotoğraf çekip kalabalıktan sıyrılabilmek için. Handan ayrıldıktan sonra köyün çıkışına doğru yürüyorsunuz ve tekrar otobüse binip Shire Rest’e geri dönüyorsunuz. Her ne kadar tur iki saat sürsede bittikten sonra iki saatin ne ara bittiğini anlayamıyorsunuz. Bu arada giriş bileti şuan 79 yeni zelanda doları, bilet fiyatı esasında ucuz değil fakat Yüzüklerin Efendisi hayranları için mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında gelen ve size gerçekten filmdeki o Hobbit köyü atmosferini çok gerçekçi bir şekilde yaşatan böylesi bir deneyime sahip olmak için o bilet kesinlikle alınabilir. Ki Yeni Zelanda’ya kadar geldikten sonra bu bilet fiyatını kafaya takacak olan da olmaz sanırım.

Hobbiton’u anlattığım bu yazımı beğenerek okuduysanız, gezmiş olduğum bütün Yüzüklerin Efendisi film çekim yerlerini paylaştığım yazımı da buradan okumanızı öneririm. Filmden sahnelerin çekildiği mekanların şuanki halleri ile filmde gördüğümüz hallerini karşılaştırdım, oldukça uzun bir yazı ancak buraya kadar gediyseniz onu da beğenerek okuyacağınızı umuyorum. 🙂 Hobbit Köyü içerisinde dolaşırken çektiğim videoyu da aşağıdan izleyebilirsiniz, hatta Youtube hesabıma girip diğer Yeni Zelanda videolarıma da göz atabilirsiniz.